22 Oca 2009

Adalet

Bugün Kadıköy Adliyesi'nden sabıka kaydı almam gerekiyordu. Daha önceden de bir şey için lazım olmuştu, o zaman gittiğimde öğle saatiydi ve kapıdaki görevli bana demişti ki: "Sabıka kaydı için en geç sabah 8 gibi gelmelisin yoksa sıra biter." Nitekim o gün alamamış, ertesi sabah, sabahın köründe gidip alabilmiştim. Her neyse bu sabah da uyanamadım, saat yine 10 oldu ama ben yine de şansımı deneyeyim dedim ve gittim. Sıra mıra yoktu, bomboştu, süper ortam falan diye heyecanlanırken nüfus cüzdanımı evde unuttuğumu farkettim, elim boş eve döndüm. Düşünüyordum ki öğlen gitsem, boşu boşuna gitmiş olacağım tekrardan çünkü sıra bitmiş olacak falan. Neyse öğle yemeğimi yedim, sonra da dedim ki kendi kendime: "Ben adliyeyi bir arayayım sorayım, acaba öğleden sonra gelsem alabilir miyim?"

Konuşmayı ne eksik, ne fazla aynen aktarıyorum günlükcall:

Kadın: Alo.
Ben: Alo, iyi günler..
Kadın: (sessizlik) +insan evladı nezaketen iyi günler der di mi ulan+
Ben: Şey ben sabıka kay....
(telefon aktarma sesi)
Başka kadın: Alo
Ben: Alo, iyi günler..
Kadın: (aynı sessizlik)
Ben: Ben sabıka kaydı alacaktım ama.....(daha cümle tamamlanmadan)
Kadın: E o zaman gelin alın hanfendi.

ÇAT! telefon suratıma kapanır..

Çok koydu be.. Yani çalışıyorsunuz, yoruluyorsunuz, hem de adliyedesiniz anladık da ÖKÜZ MÜSÜN BRE! derler adama, demezler mi?

Arayıp, "ulan bana adını söyle, söylemezsen şerefsizsin, sen benim kim olduğumu biliyor musun? sana vatandaşa hakaretten tazminat davası açarım" falan gibi laflar sarf edesim geldi ama içime attım, ahh ahh...

Ama kadın da haklı çıktı hani, gittim aldım öğleden sonra.. Ama Kadıköy Halk Eğitimi'nin yerini de yediler ya, çok kızıyorum içten içe..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder