27 Nis 2009

Uh.. Doh..

Bu nedir yaa.. Facebok ads'in de bi sınırı var kardeşim, tefeci tüfecilere de reklam verilir mi ama..Rezalet değil mi bu şimdi günlük? Döngüyü nasıl kıracakmış bu insan? Banka yerine kendine borçlandırarak mı.. Ahh ahh.. Ne olacak memleketimin hali..

23 Nis 2009

Hı?

Darbeci müsteşar, engerek yılanını öldürerek partiyi kurtardı.
İç işleri sorumluluğunu üstlenmesine rağmen kendi içindeki çelişkiyi yansıtmaktan çekindi.
Kurbağalar anarşikleşerek terörist oldular ve günlükü ele geçirdiler.
İçi dışı bir olan ben, mantık kavramını tartışıyorum kafamda.
Kişilik bölünmesi yaşayan insan jeepers creepers gibi uçabilir mi?

Buyur buradan yak.

20 Nis 2009

BirdirBin


1000 gördüm ya ne güzel oldu günlük cidden..

SSPPOOIILLEERR

Yavşak Katara.. Valla kıl oldum yaa.. Çocuğa "zamana ihtiyacım var" de, sonra dünyayı kurtarınca hemen öp, yavşa.. Olur mu ama böyle günlük? Daha da izlemem Avatar falan.. (Zaten bitmiş, neysee...)

12 Nis 2009

RATAVA

Ya nasıl bitti o kadar bölüm&sezon anlayamadım cidden. Geçen hafta birinci sezondaydım şimdi üçüncü sezonun 14üncü bölümündeyim. Animelere bayılan bir insan olaraktan, Avatar'ı da cidden tuttum günlük. "Sailormoon", "Death Note", "Samurai Champloo" gibi sevdiğim bilimum anime serilerine bir de "Avatar" eklendi diyebilirim. Çok önyargılıydım arkadaşım sezon DVDlerini verdiğinde çünkü çevremde çoğu kişi ondan bahsediyordu. Güzel dizi diyorlardı. Ve ben ne zaman biri "güzel" dese hep önyargıyla izliyorum o şeyi. Buna da öyle başladım. *Başlangıç SPOILER!* Hatta ilk bölümde Avatar'ın kim olduğu daha ilk dakika belli olunca, ulan nasıl ilerleyecek bu dizi, ne heyecanı ne de mistikliği kaldı diye düşünmüştüm. *Bitiş SPOILER!* Ama bağımlılık yarattı cidden.. Bu arada kesinlikle Türkçe dublajlısını daha çok beğendim ve kendi adıma bir genellemede bulnabilirim sanırım bu konuda.. Her ne kadar filmlerin Türkçe dublajlısından nefret de etsem animelerin Türkçe dublajında gerçekten başarılı olduğumuzu, doğru kişilerin seçilmiş olduklarına inanıyorum seslendirmeler için.. Hatta Türkçe dublajlı başladığım diziye sonradan orijinal halleriyle devam edince çok afalladım, hatta gerçekten beğenmediğimi bile söyleyebilirim orijinal versiyonlarını.. Çünkü nedense Türkçe dublajında Aang'in daha bir ergenimsi ses tonu varken, orijinalinde cidden çocuk sesi var. *Başlangıç SPOILER!* Bu nedenden ötürü Aang'in Katara'yı "Belki bir daha geri dönemem, görüşemeyiz" deyip, o ses tonunun ertesinde öpüşünü izlediğimde gözümün önünde iki çocuk öpüşüyormuş gibi geldi. Bu da hoşuma gitmedi. Ama aynı sahnenin Türkçe dublajlısının etkisi kesinlikle daha farklıydı üzerimde. *Bitiş SPOILER!* Üçüncü sezonun ondördüncü bölümündeyim, heyecanlı gidiyor ama dördüncü sezon nerdeeeee?????? İstiyorum, istiyorum, bana ne, bana ne... Yoksa dördüncü sezon hiç olmayacak mı? HAAAYYYIIRRRR!!!

9 Nis 2009

Güneşi Gördüm

Ben bu şarkıyı yıllardır yanlış söylüyormuşum. Cidden şok geçirdim yakın geçmişte gerçeği öğrendiğimde.. Meğer yıllardır söylediğim Ace of base şarkısı, "I saw the sun" değil, "I saw the sign"mış... İşareti gördüm ne demek yaa.. Bariz onun güneş olması lazım.. "Güneşi Gördüm".. Mahsun Kırmızıgül de hatta bu şarkıdan etkilenmiş bence.. O da şarkıyı yanlış biliyor yani.. Bence çoğu insan evladı da hala bu şarkının adını yanlış biliyor... Eski şarkı ama güzel şarkıydı. Kasette vardı bu bende, karışık bir kasetin son şarkısıydı hatta daha şarkının sonuna gelemeden kaset bitmiş, cızırtılar eşliğinde sona yakın bir yerlerinde şarkı kesilmişti.. Şimdi internetten indirip dinliyorum, teknolojiye bak. Hey gidi günler, hey gidi mazi, hey gidi eski şarkılar, hey gidi kasetli günler, hey gidi de gidi de gidi günlük...(bkz: KQ List)
I saw the sign and it opened up my eyes
I saw the sign
Life is demanding without understanding
I saw the sign and it opened up my eyes
I saw the sign
No ones gonna drag you up
To get into the light where you belong
Hatta light falan da diyor şarkının içinde yaaa.. O kesin güneş, Ace of Base bilmiyor bu lyric işini..

Müdür bu, buna konuş

"Müdürümün Doğum günü" 7 Nisan'dı günlük.. Ne zor şeymiş ona sürpriz kutlama hazırlamak.. Tüm ofisi ayağa kaldırıp parti hazırlamak falan.. Bir gün önceden nasıl hazırlandık ama ekipçe.. Burdan tüm katkıda bulunanlara, özellikle Ö. Hanım'a çook teşekkür ederim... Ama ne güzel oldu sonunda.. Bir sürü hediye, pasta, papatyalar, fotoğraflar, faili meçhul kartlar falan.. Güzeldi güzel.. Nasıl bir organizatörmüşüm ben beee.. Maaşaallaaahh.. Tü tü tü bana...

8 Nis 2009

O değil de..

Ya o değil de bi Marimar vardı, noldu ona? Thalia idi adı falan o kızın.. Korkunç çirkin tek kaşlı bi adamdan hoşlanıodu dizide, Sergio muydu adı neydi.. Efsaneydi, efsane günlük.. Bi yalan rüzgarı bi cesur&güzel, bi marimar vardı zaten.. Yine Thalia'nın bilimum çalışmaları vardı ama.. Takdir ediyordum o kadını yaa, komik falan ağlıyordu ama sempatikti.. İtici değildi yani.. Bak Marimar'da o tek kaşlıyla evlendiği resim ne komik.. Ya evde oturup pempe dizi izleyesim geldi..


Ya bi de çirkin Betty mi ne vardı, yazık ya o kıza.. Oynayan kıza da yazık, psikolojisi bozulur insanın bu hale girdiği için yaa.. Bir de güzelleştirmeye özendiriyorlar elalemi, ona kıl oluyorum.. Çirkinken mutlularsa bırakın öyle kalsın gençlerimiz yaa..

Aramayın bizi

Bizim evde iki telefon var. Biri 359lu, biri 355li telefon numaraları. Bugün beni iş yerinden 385 ile başlayan bir telefon numarası aradı, açtım, annemin sesi. Nerdesin sen dedim, evdeyim dedi. E hangi telefondan arıyorsun dedim, 355liden dedi. Bir dakika dedim, aradığı 385li numarayı bir yere yazdım, telefonu kapattım, sonra bizim 355li numarayı aradım, açan yok. 385li numarayı aradım annem çıktı. Anne dedim bizim hatlar karışmış herhalde, diğer 359lu telefon ne alemde diye sordum. Onda hat yoktu, o yüzden buradan aramıştım dedi. Dur dedim bir de ben arayayım 359u. Annem kapattı, ben 359lu numaramızı aradım, komşu çıktı, muhabbet ettik falan, halimi hatrımı işleri falan sordu. Teyzecim dur sonra konuşuruz deyip zar zor kapattım. Annemi aradım 385li numaradan, olayı anlattım, o tedirgin oldu bir anda, ben de düzelir merak etme dedim, o da düzelmeyeceğinden değil, o kadın şimdi çok konuşur ya telefon faturası çok gelirse dedi. Ben ofiste kahkahayı patlattım. Haklı aslında ama acaba böyle bir durumda hatlar karışınca telefon faturası bize mi yazar ki bilemedim günlük. Bu olayın üzerinden 2 saat geçti, annemi aradım evde değil.. Herhalde o komşuya gitti, telefonla konuşup konuşmadığını kontrol ediyor diye düşünüyorum.

6 Nis 2009

Ninnnnniinnniii


Dün gece 12.00-02.00 arası 100 milyon defa dinlediğim, saygı duyduğum parçalardan biri.. Blackfield'dan gelecek olan sıradaki parçayı tüm uyku öncesi bebelere armağan ediyor, seni sevgiyle kucaklıyorum günlük uyku.. (bkz: KQ List)

Share my cup
Tie me up
Never part
Break my heart
Go to sleep
Wound me deep
Be at peace
Make me bleed

Do no harm
Twist my arm
Lie with grace
Smash my face
Kiss the ground
Drag me down
Stop the noise
Smash my toys

How does it feel without your drugs? (Sing you a lullaby)
How does it feel with my love? (Sing you a lullaby)

3 Nis 2009

M S P

Bu ne deme hiç.. Bekle iki dakika da açıklayayım.. Internetten müzik dinliyorum, biliyorsun artık bunu. Canım çekti, Placebo dinleyeyim dedim.. Şarkı olarak da uzun zamandır dinlemediğim, "I know", "Without you, I'm nothing" ve "The crawl"dan sonra sevdiğim slow parçası olan "My sweet Prince"i seçtim. Ve yine her seferinde olduğu gibi, dinlerken mayıştım, gözümün önünde kara bulutlu bir hava belirdi ve battaniyeye sarılmış bir ben düşledim şarkıyı dinlerken..

Never thought I'd get any higher
Never thought you'd fuck with my brain
Never thought all this could expire
Never thought you'd go break the chain

Me and you baby
Still flush all the pain away
So before I end my day
Remember

My sweet prince
You are the one...


İlk resimdeki sağdaki gitti, son resimdeki dövmeli sarışın denyo geldi ya yerine, kıl oldum günlük yaaa.. Neyse, yeni albümü çıkıyor grubun bir de, "Battle for the sun" diye, aynı adlı şarkı, internet sitelerinden indirilip dinlenebiliyor. Ben indirdim, kustum, valla beğenmedim, naapmışlar ayol, yazık valla.. Bir de yeni albümü tanıtıcı konsere gelecekler Türkiye'ye.. Bence tanıtmasınlar tüm şarkılar bunun gibiyse..

http://www.placeboworld.co.uk/news/index.html

30.03.09Placebo to play headline show in Turkey
Placebo will play their own headline show at the Turkcell Kurucesme Arena in Istanbul, Turkey on 23rd June. Tickets go on sale on Wednesday 30th March and are available through www.biletix.com.
For more info check out: www.turkcellkurucesmearena.com

1 Nis 2009

At-a

Ne demiş atalarımız; "İşi olan işiyle, işi olmayan kişiyle uğraşır." Benim işim var ama işimle uğraşmıyorum, kişilerle de uğraşmıyorum. Peki bu durumda ben neyim? İşli miyim? İşsiz miyim? Kişi miyim? Dişi miyim? Evet, o sonuncuyum..
Bu arada mavi ne asil renktir de mi günlük..

Nisan başı

1 Nisan bugün. Herkes önemini biliyordur herhalde bugünün. Ne önemi var? Eşek şakası günü günlük. Ama yapmasınlar bana böyle şeyler.. Yüreğime iner, bünyem kaldırmaz, ölürüm falan.. E öleyim ben o zaman.. Kurtulun siz de.. Ya da direkt senin aracılığınla dünyaya mesajımı ileteyim bugün ile ilgili: Şaka Yapma! Herkes için geçerli.. Beni böyle şeylere bulaştırmayın, beni sakin sakin bir köşemde bırakın, aman diyeyim, gözünüzü seveyim..


Elimdeki Saz Yeter Canıma

Ben bu sabah şarkı dinledim günlük.. Her zamanki gibi i-pod'um"dan.. Ööyle shuffleda çalıyordu, o kadar zaman geçti ama sözlerinin güzelliği yeni dikkatimi çekti.. Utandım.. Daha önce nasıl saygı duymamışım bu şarkıya ve sözlerini yazana.. Şaşırdım.. Şimdi abartma diyorsundur belki içinden ama güzell şimdi, sen de kabul et.. Tabii kabul etmek için üzerine biraz düşünmen lazım.. Otur, içinde tartış, öyle fikir beyan et..


Haykırmak için kudretin senin olsun
Kudurmak için şöhretin de olsun
Saldırmak için servetin senin olsun
Yalvarmak için allahın senin olsun